Turkey: International groups condemn arrest of journalist Tolga Şardan
The undersigned media freedom, freedom of expression, human rights and journalists’ organizsations strongly condemn the arrest of seasoned journalist Tolga Şardan in Ankara.
Turkish translation available here.
On the occasion of the International Day to End Impunity for Crimes Against Journalists (IDEI), the undersigned groups demand that instead of punishing journalists for informing the public, Turkey’s judiciary should hold accountable those violating press freedom in the country.
On November 1, Tolga Şardan, a journalist for the independent T24 news website, was detained in connection with his October 31, T24 article titled “What is in the ‘judicial report’ submitted by the National Intelligence Agency (MİT) to the Presidency?” which discusses a report on corruption in the justice system allegedly commissioned from Turkey’s National Intelligence Agency (MİT) by the President’s office. The Center for Combating Disinformation under the Presidency’s Communications Directorate refuted the existence of the MİT report on November 1 in a post on the X platform. Şardan’s article was blocked on November 2.
Şardan’s news article was the latest in a series of investigative reports of hard-hitting allegations of corruption in Turkey’s justice system which fall squarely within the frame of legitimate public concern. All of these reports were blocked online by court orders.
The Istanbul Chief Public Prosecutor’s Office issued a statement stating that Şardan was under investigation on the charge of “publicly disseminating misleading information” under Article 217/A of Law No. 5237. This article is regulated under the so-called “disinformation law” introduced in October 2022 and those convicted face a prison sentence of up to three years for the offense.
After being detained, Şardan was brought to the Ankara courthouse where he testified before a prosecutor. “My article constitutes journalistic work carried out with the sole purpose of informing the public”, said Şardan, denying the allegations and demanded his immediate release. Şardan’s legal counsel added that the prosecutor should have started an investigation into the allegations raised in Şardan’s article instead of arresting his client.
Following his statement, the prosecutor transferred Şardan to the court on duty, with a request for his arrest. The court arrested Şardan and transferred the journalist to a prison in Ankara’s Sincan district. As the basis for its arrest decision, the court incorrectly cited Şardan’s alleged offense as one falling under the category of so-called “catalogue crimes” provided in Article 100/3 of the Turkish Criminal Procedure Code, which includes a list of offenses that call for immediate arrest of the suspect. However, Article 217/A of Law No. 5237 does not fall under the scope of this article.
Since its passing, the Disinformation Law has been used at least 12 times to target journalists for their news reporting. On the day of the passing of the law, Hakan Çavuşoğlu, the governing party’s representative and former head of the Parliament’s Human Rights Investigative Committee told a visiting international press freedom delegation to Turkey that the law would not be used against journalists but had been passed only to deter people from sharing false information in times of upheaval and during emergency situations such as acute disasters. Earlier this year, journalist Sinan Aygül became the first journalist to be convicted under the Disinformation Law. Şardan’s arrest marks the 13th alert on Mapping Media Freedom concerning Disinformation Law cases reported in Turkey over the past year.
We therefore call on the Turkish authorities to immediately release Tolga Şardan from pretrial detention, and drop all charges against him. Authorities must end the systematic judicial harassment against him and other journalists, including the right to freedom of expression and media freedom in the country. We reiterate our solidarity with all the journalists arbitrarily detained in Turkey. Journalism is not a crime and every minute a journalist spends behind bars for their legitimate reporting and journalistic work is a violation of freedom of expression and media freedom. This must stop.
Türkiye: Uluslararası kuruluşlar gazeteci Tolga Şardan’ın tutuklanmasını kınadı
Yetkilileri Tolga Şardan’ı derhal serbest bırakmaya çağırıyoruz
Aşağıda imzası bulunan basın özgürlüğü, ifade hürriyeti, insan hakları ve gazeteci örgütleri, deneyimli gazeteci Tolga Şardan’ın Ankara’da tutuklanmasını şiddetle kınamaktadır. 2 Kasım Uluslararası Gazetecilere Karşı İşlenen Suçlarda Cezasızlıkla Mücadele Günü vesilesiyle aşağıda imzası bulunan gruplar, Türkiye’de yargının, kamuoyunu bilgilendirdikleri için gazetecileri cezalandırmak yerine, ülkede basın özgürlüğünü ihlal edenlerden hesap sormasını talep etmektedir.
Bağımsız T24 haber sitesi muhabiri Tolga Şardan, 31 Ekim tarihli “MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu ‘yargı raporunda ne var?” başlıklı yazısında, Cumhurbaşkanlığı tarafından MİT’e hazırlatıldığı iddia edilen yargıdaki yolsuzluklara ilişkin raporu ele aldığı gerekçesiyle 1 Kasım’da gözaltına alındı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi ayrıca 1 Kasım tarihinde paylaşım ile MİT raporunun varlığını yalanladı. 2 Kasım’da Şardan’ın yazısına erişim engeli getirildi.
Şardan’ın haberi, Türkiye’nin adalet sistemindeki yolsuzluk iddialarını içeren ve kamuoyunun meşru kaygıları çerçevesine giren bir dizi araştırma raporunun sonuncusuydu. Bu haberlerin tamamına mahkeme kararıyla erişim engellendi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada, Şardan hakkında 5237 sayılı Kanunun 217/A maddesi uyarınca “kamuoyunu yanıltıcı bilgi yaymak” suçundan soruşturma yürütüldüğü belirtildi. Bu madde, Ekim 2022′de yürürlüğe giren ve “dezenformasyon yasası” olarak adlandırılan yasa kapsamında düzenleniyor. Suçlu bulunanlar üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılabiliyor.
Gözaltına alındıktan sonra Ankara Adliyesi’ne getirilen Şardan, burada savcıya ifade verdi. “Altını çizerek söylüyorum sadece halkı bilgilendirmek çerçevesinde gazetecilik yaptım” diyen Şardan suçlamaları reddetti ve derhal serbest bırakılmayı talep etti. Şardan’ın avukatı, savcının müvekkilini tutuklamak yerine Şardan’ın yazısında yer alan iddialarla ilgili soruşturma başlatması gerektiğini de sözlerine ekledi.
İfadesinin ardından savcı, Şardan’ı tutuklanması talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk etti. Mahkeme Şardan’ı tutukladı ve gazeteciyi Ankara, Sincan Cezaevi’ne nakletti. Mahkeme, tutuklama kararına dayanak olarak, Şardan’ın işlediği iddia edilen suçun, şüphelinin derhal tutuklanmasını gerektiren suçların bir listesini içeren Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100/3 maddesinde belirtilen “katalog suçlar” kategorisine girdiğini yanlış bir şekilde gösterdi. Ancak 5237 sayılı Kanun’un 217/A maddesi bu madde kapsamına girmemektedir.
Dezenformasyon Yasası, kabul edildiği günden bu yana en az 12 kez gazetecileri yaptıkları haberler nedeniyle hedef almak için kullanıldı. Yasanın kabul edildiği gün, iktidar partisi temsilcisi ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu eski başkanı Hakan Çavuşoğlu, Türkiye’yi ziyaret eden uluslararası basın özgürlüğü heyetine, yasanın gazetecilere karşı kullanılmayacağını, sadece kargaşa dönemlerinde ve akut afetler gibi acil durumlarda insanları yanlış bilgi paylaşmaktan caydırmak için çıkarıldığını söyledi. Bu yılın başlarında gazeteci Sinan Aygül, Dezenformasyon Yasası kapsamında mahkum edilen ilk gazeteci oldu. Şardan’ın tutuklanması, geçtiğimiz yıl Türkiye’de tespit edilen Dezenformasyon Yasası vakalarına ilişkin 13. Medya Özgürlüğü Haritalama veritabanı uyarısı oldu.
Bu nedenle Türkiye makamlarına Tolga Şardan’ı derhal tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakmaları ve hakkındaki tüm suçlamaları düşürmeleri çağrısında bulunuyoruz. Yetkililer, ülkedeki ifade hürriyeti ve medya özgürlüğü hakkı da dahil olmak üzere, Şardan’a ve diğer gazetecilere yönelik sistematik hukuki tacize son vermelidir. Türkiye’de keyfi olarak gözaltına alınan tüm gazetecilerle dayanışma içinde olduğumuzu yineliyoruz. Gazetecilik suç değildir ve bir gazetecinin meşru habercilik ve gazetecilik faaliyetleri nedeniyle parmaklıklar ardında geçirdiği her dakika ifade ve basın özgürlüğünün ihlalidir. Buna bir son verilmelidir.
This statement was coordinated by IPI as part of its #FreeTurkeyJournalists campaign and members of the Media Freedom Rapid Response (MFRR) consortium, a Europe-wide mechanism which tracks, monitors and responds to violations of press and media freedom in EU Member States and candidate countries.